Toplumsal Stockholm Sendromu



Soğuk savaş dönemleri çağın çok gerisinde kaldı. Artık ülkelerin siyasal, ekonomik ve teknolojik olarak işgal edildiği, tek kurşun bile sıkılmadan ele geçirildiği dönemleri yaşıyoruz.. Ordumuz, hem dahili, hem de harici düşmanlar ile sadece süngü ve barut ile değil, her alanda ve koşulda mücadele ederek ülkemizin 'daima' bekasını temin etmelidir.
 

"Toplumda 'Stockholm Sendromu' durumu söz konusu..."

Okumak ve gerçekleri öğrenebilmek için de kısa bir süreniz kaldı. Çünkü "15 Temmuz" gecesi 2. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu kararname ile "Devlet Arşivleri Başkanlığı" ve ''Milli Saraylar Başkanlığı" kuruldu. Buralarda binlerce yıllık tarihimizi, özellikle de son 100 yılımızı, destanlarımızı, kahramanlıklarımızı ve kahramanlarımızı değiştirecekler, kuşkusuz çoğu tarihi belge yakılacak. Masa başında yeni ve yalan bir 'Milli' tarih yazılacak.. O sözde tarih, okul kitaplarını da işgal edecek. Geleneklerimiz ve kültürümüz hatta 'Türk' ırkı, Arap'laşacak, Kendi ırkını, kanını, kimliğini, tarihini inkar edecek bir 'kindar' nesil gelecek..
 

Daha nice 'Telafisi yüzyıllar sürecek' benzer kayıplarımız olacak... Ne acıdır ki tüm bunları kendi ellerimizle, kendimize yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.. İnsanlar kendilerine aşılmaz ve yıkılmaz bir 'bağnaz sınır' koyuyor; Hiçbir şey anlamıyor, okumuyor, öğrenmek istemiyor, kandırılmış olabileceğini asla kabul etmiyor. Bu durum ise asıl olan 'vatan sınırını' tehlikeye atıyor, Millet kendi egemenliğini ve bağımsızlığını yine kendi eliyle birilerine teslim ediyor. Esir durumuna düştüğünü de fark edemiyor bu tür insanlardan oluşan toplum.. Bunun adı 'Toplumsal Stockholm Sendromu' olmalı...
 

'Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar..' (ATATÜRK)