'AKP'nin Tüm Kaleleri Fethedildi'
Son dakika haberi... CHP lideri Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğuna karşı İstanbul'da 3'üncüsü Başakşehir'de düzenlenen mitingde konuşuyor. Tartışmaların devam ettiği 'Kanal İstanbul' güzergahında yer alan bölgede yapılan mitingde on binlere seslenen CHP Lideri Özel 'Orada miting olmaz dediler, orası AK Parti'nin kalesi dediler. Artık orası onun kalesi, burası bunun kalesi yok.' dedi.
Özgür Özel'den AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a:
"Bak Erdoğan tam karşındayım, 43 gün oldu. Ben buradayım, meydandayım. Ben Saraçhane'deyim, Samsun'da, Yozgat'ta, Mersin'deyim. Ben bugün Başakşehir'deyim. Sen neredesin salon adamı Erdoğan?"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik başlatılan soruşturma kapsamına tutuklanan İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için çarşamba akşamları İstanbul’da düzenlenen mitinglerin 3’üncüsü yapılıyor.
"Millet iradesine sahip çıkıyor" sloganıyla ilk adresi Şişli, ikincisi ise Beylikdüzü olan mitinglerden sonra Başakşehir'de binler bir araya geldi.
İMAMOĞLU'NUN MESAJI DA YAYIMLANDI
Miting alanında İmamoğlu'nun mesajı da yayınlandı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in okuduğu mesajda İmamoğlu, adalet, özgürlük ve İstanbul'un geleceği için kararlılıkla mücadele edeceklerini vurguladı.
İmamoğlu, İstanbul'da başlatılan eylemlere vurguda bulunarak "Bu meydanlar herkes için adil, özgür ve müreffeh bir ülke hayaline ses oluyor” dedi. Kanal İstanbul projesine de sert sözlerle karşı çıkan İmamoğlu, “Beton Kanal'a İstanbul'u teslim etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Deprem riskine dikkat çeken İmamoğlu, “Depreme dayanıklı, doğası korunmuş, çocuklarımıza güvenle emanet edeceğimiz bir İstanbul. Sizin rant projelerinize İstanbul'umuzu kurban etmeyeceğiz" dedi.
İmamoğlu mesajında şu ifadeler de yer aldı:
"Şunu asla unutmayın: Bu büyük yürüyüş, bizim adalet yürüyüşümüzdür. Bu büyük yürüyüş çocuklarımızın özgür yarınları içindir. Bu büyük yürüyüş insanımızı, toprağımızı, suyumuzu, şehrimizi korumak içindir. İnancımız tam, irademiz sarsılmaz."
ÖZGÜR ÖZEL: KALELER FETHEDİLDİ
Tartışmaların devam ettiği 'Kanal İstanbul' güzergahında yer alan bölgede yapılan mitingde CHP Genel Başkanı Özgür Özel açıklamalarda bulunuyor.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"-- Bu akşam Başakşehir'de adaletsizliğe isyanı görüyorum. Bu akşam mitinge gelmedik, eyleme geldik on binleri görüyorum.
-- Orada miting olmaz dediler, orası AK Parti'nin kalesi dediler. Artık orası onun kalesi, burası bunun kalesi yok. Artık Kadıköy de bizim Başakşehir de bizim, Yozgat da bizim Mersin de bizim. Hafta sonu gidiyoruz, Mevlana'nın memleketi Konya da bizim. And olsun ki o eski siyaset yok. Artık kaleler fethedilmiştir. Artık Başakşehir milletin kalesidir.
-- Hepinize selam olsun, hepinize helal olsun! Hepimiz bilelim ki, herkes bilsin ki, 19 Mart’tan beri yapılanlar ne sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne, ne sadece Ekrem Başkan’a... Herkes bilsin ki yapılanlar, Türkiye’deki siyaset kurumuna yapılmıştır.
-- Dolayısıyla; muhalefetiyle, iktidarıyla, tüm siyasi partilerde emek veren herkese... O siyasi partilere gönül veren herkese... Sandığa gitsin gitmesin, bir gün sandık başına giderek "değiştirebilirim" hissine sahip olan herkese… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti sandığa, milli iradeye yapılmış bir darbedir!
-- Bu darbeyi kılıfına uydurmak için bir kumpas dosyası hazırladılar. O ilk dalgada işi gizli tanıklara dayandırdılar. Öyle ya, geçmişte İstanbul’da; İstanbul’un rantını, kendi siyasetine sermaye edenler… İstanbul’dan yola çıkıp, tüm Türkiye’deki siyasetlerini bu kentte işlenen kent suçlarıyla finanse edenler…
-- Vaktiyle, "Biz bu şehre çok ihanet ettik" diyenler… Günü geldiğinde itiraf edenler… Kişi kendinden bilir işi!
-- Davasıyla bir başsavcıya: “Git bak, elinle koymuş gibi bulacaksın” dediği... Bir iftira dosyasını teslim ettiler. Ve öyle yaptı!
-- Gizli tanıklarıyla, birçok iftira ve yalanla dolu bir dosya hazırladı. Ancak o gizli tanıkların söylediği iddiaları tek bir somut delil desteklemeyince, üç ay boyunca anlattıkları MASAK raporu da –ki öyle bir rapor yokmuş– ortaya çıkınca, o dosya bir peçete torbası gibi tel tel döküldü.
-- Bu sefer döndüler; kendi yandaş müteahhitlerinden iftiracı şikayetçiler yaratmaya çalıştılar. Ama onların da ne somut bir delili vardı, ne "gördüm" deme cesaretleri, ne de “benden biri istedi” deme imkanları…
-- Sadece, "öyle duydum", "miş, muş" dediler… Savcının işine yarayacak tek bir somut şey söyleyemediler.
-- En sonunda çareyi, içeride tuttukları arkadaşlarımıza tehdit etmekte, şantaj yapmakta aradılar. Onları birbirine karşı yalancı şahit noktasına getirmek gibi bir kötülüğe yeltendiler.
-- İçerideki kadınlara, "Avukatı olmadan doktora götürüyoruz" diyerek, savcıyla bir odaya soktular. “Dediğim gibi ifade ver, çocuğuna kavuş. Yoksa 10 yıl boyunca evladını göremezsin,” dediler.
-- Bağlantıyla bağlanıp, “Dört dakikan kaldı. Dediğim gibi ifade vermezsen ekran kapanır. Beni de unut, evladını da unut,” dediler.
-- İtirafçı yapmak için bu şartlarda, etkin pişmanlıktan yararlanacak insanların peşine düştüler. Ama karşılarında onurlu, gururlu, tertemiz arkadaşlarımız vardı! Ve bu kötüler, onların karşısında sadece avuçlarını yaladılar.
-- İlk dalgada ellerinde 3 tane odun vardı: Meşe, Çınar, Ladin... Bu odunların yalanları milletin vicdanlarına sinmeyince ikinci dalgada da üç tane gizli tanık var! Şimdi de Şahin, Doğan, Kartal diye üç tane hayvan bulmuşlar."